Wir arbeiten gemeinnützig. Wenn ihr Maviblau unterstützen möchtet, dann schaut mal hier!

memories. – An Open Call Project

En az 40 yaşındaki bu otobüsü çok iyi tanıyorum. Beyaz olacakmış da son anda mavi olmaya karar vermiş bozuk dış boyası, gül kurusu kadife koltukları, beyazına yapışmış tozun bozkır rengi. Koltukların sırtına tükenmez kalem ve kötü el yazısı ile işlenmiş cinsel içerikli ergen yazıtlarının birkaçını sayabilirim. Çıkardığı sesler, yaşlı ama hala çalışmak zorunda olan aksi bir inşaat ustasının dırdırı gibi geliyor hatırıma. Weiterlesen

Ich stelle mir vor, dass in jeder türkischen Stadt irgendwo eine vollausgestatte Wohnung, eine Küche, ein Wohnzimmer, mit prachtvollen Vorhängen, weichen Teppichen stumm wartet. Warten, auf jene, die da nicht mehr kommen werden. Warten, auf ein Leben, ungelebt, das nicht mehr gelebt werden kann. Die Gezeiten der Zeit leise und tosend über sie hinweggefegt.

– Fatma Sağır, Dinge und Orte

Bugün benim buraya gelişimin birinci yılı. Hala almancam var denilecek kadar yok, hala bişiler, hala başka şeyler, bu liste de böyle uzar gider. Ama işler iyiye gidiyor diyebilirim. Daha da iyiye gidermiş gibi hissediyorum derken hemen değişiyor. O yüzden ne olacağını bilmiyorum desem daha iyi. Weiterlesen
Ich erinnere mich noch sehr bildlich an meine Geburt: Ich wurde mit 19 Jahren geboren. Entgegen landläufiger Meinung liegt der Geburt nichts Schweres inne. Es ist ein Moment der Freiheit, der 1001 Möglichkeiten. Weiterlesen

Boğazında yıllanan hatıraları hatırlaYaşantımızı hatıralar mı oluşturur yoksa yaşamımız mı hatıraları eskitti

İşte bu ikililik zorlaştırdı zamanı yakalamayı

Belki de şimdi olmadı hep geçmişti zaten

– Tolga Aksüt, Hatırlama Sanatı

I was stuck to the sofa, I was experiencing something like Hypnose that I couldn’t wake up. I was crying and unable to stop. The memories that I forgot their existence came so fast that I couldn’t do anything other than feeling terror.

– Zeynep Sıla Demircioğlu, Fireworks

Du weißt nicht, wie es ist, oder weißt du, wie es ist, wenn vor lauter Anspannung, unter makabrem Rauschen Salven die Luft berauschen und Blicke Angst doch Resignation austauschen? Weiterlesen
Vakit gece yarısı, saat bilmem kaç. Tik tak tik tak. Akrep yelkovanın peşinde tik tak tik tak. Açık kalan aptal kutusundan görüntüler… Gözlüklü birkaç beyefendi! ve sunucun kekremsi pek de güzel olmayan sesi: “Yeni bir çağın başlangıcı! İyi anılar hep sizinle kötü anılar kapı dışında. Bulunan yeni yöntemle silinecek kötü hafıza.” Weiterlesen

An der Ecke der Straße gab es ein Süßigkeitengeschäft. Mehr als zehn verschiedene Schokoladendragees glänzten in der Auslage. Du hast nie welche gekauft. Dein Geld reichte für eine kleine Tüte Kartoffelchips.

– Eileen Kelpe, Die Straße vor unserem Haus

Wenn ich so darüber nachdenke, kommt es mir vor, als würden meine Erinnerungen hauptsächlich daraus bestehen, dass ich irgendwo hochgeguckt habe und mir dachte: ob ich mich da mal hinauf traue?

– Fatima Spieker, Erinnerungen im Gedächtnisfilter

Bundan neredeyse yüz yıl kadar önce Berlin’e taşınmış olan İngiliz yazar Christopher Isherwood, şehirde geçen günlerini kayıt altına aldığı günlüğünü yaktığını söylerken daha basitleştirilmiş, inanılası ve heyecanlı bir kurgu geçmişin o defterde yazılanların yerini almasını istediğini ekliyor. Weiterlesen
Bu kedi bizim eve nereden gelmişti? Buraya taşındığımızda biri hediye mi etmişti yoksa annem sokakta mı bulmuştu? Her ne yolla geldiyse kutsal olacak, annem ona dokunmamıza asla izin vermezdi. Evdeki eşyaların en yumuşağı, en asili, en cazibelisi olan bu kediye dokunmak benim ve kardeşim için günaha girmek gibi bir şeydi. Weiterlesen

Annem: Bu yaz yanına geleceğim kızım, seni görmeye.

Sessizlik.

Annem: Söyle bakalım ne istersin benden?

Ben: Vanilyalı puding mit Sahne.

Annem: Kızım ama o sıvı. Uçakta getirmesi çok zor, dökülür. Başka bir şey iste.

Ben: Sen sordun ben söyledim.

Çağla Özkurt, VANILLE PUDDING mit SAHNE