‘Her şeyi kendine çağıran deniz, beni de çağırıyor, gitmeliyim.
Geceler ne denli sıcak olursa olsun, gidememek donmak demektir.
Gitmeliyim, çünkü gidememek olduğu yerde taş kesilmek ve uysallaştırılmış
bir toprağa çakılıp kalmak demektir.’ H.Cibran



Bu şehirde yolculuk yapmanın diğer imkanlarını göz önünde bulundurursak, nedeni malum.
Rüzgar, artık dayanamayacağım şekilde sertleşene dek inatla dışarda oturma çabamın sebebi ise, içerideki insanların üzerine tüm ağırlığı ile çöken inanılmaz sıcak olan hava.. Nasıl dayanırlar böylesi havasız bir ortama, dışarıda boğaz havasını derinine çekmek varken, anlayamam.

Yükselen inşaatlar, kapatılan sahil yolları ve tüm sınırlarını aşan bu şehrin içerisinde boğaz sanki gün geçtikçe küçülmekte. Bir gün gelecek de artık nefes almamıza yardımcı olamayacakmış gibi.

İçeride oturanlar ise, alıştırma yapıyorlar sanki.
Başımıza geleceklere dair…
Fotoğraflar & Metin: Ezgi Beyazgül
Editör: Tolga Aksüt









