Wir arbeiten gemeinnützig. Wenn ihr Maviblau unterstützen möchtet, dann schaut mal hier!

İstanbul tadında bir renk cümbüşü

Zamanında bu oyunu parkta oynardık: Çocuksu bir yorum hoşumuza gitmeyince elimizi kaldırarak “Ayna!!!” diye bağırırdık. Böyle yaparak duymak istemediğimiz kelimeleri sahibine geri gönderdiğimizi düşünürdük. “O dediğin şey kendinsin”in bir başka versiyonu.

20 yıl geçti ve ben hala ışığa duyduğum hayranlıkla aynalar ve farklı boyutlardaki yansımalarla oynuyorum. Neredeyse her zaman parıldayan İstanbul Boğazı’nda ışığı kırmanın başka bir cazibesi var. Buradaki ışık huzmesi Avrupa’ya nazaran daha farklı. İstanbul çok katmanlılıktır. Düzensiz, girift, çok kulvarlı ve karışık. Kavraması zor olan bir tayf türlü hallerle kendisini bana anlatmaya çalışıyor. Tabi her zaman bakış açıma göre şekilleniyor.

2-maximilianewittek

Düzeylerin ve insanların çeşitliliği, motivasyonları, vizyonları ve yaşam tarzları beni ışıklarıyla delip geçiyor. Aynı buradaki ilk günlerimdeki gibi. O günlerde kendime İstanbul’un mu yoksa benim mi daha büyük bir kaos içinde olduğunu sorardım hep. Burada bir alan bir diğer alanın üstüne yığılmış durumda. Işık bir de bir tabakayı diğer tabakalardan çözüp ayırıyor. Bir konuda hepimiz hem fikiriz: Bu şehirde herkes kendine özel bir şey keşfediyor. Belki de önceden neyin peşinde olduğunu bilmeden buluyorsun bu özel şeyi. İşte tam da bu karmaşıklığıyla çok özel bir konuma sahip olan bu yer bilinçli (veya bilinçsiz) arayışta olanları davet ediyor, ödüllendiriyor ve yeni açılarla zenginleştiriyor.

3-maximilianewittek

4-maximilianewittek

Düzeylerin toplanmış yerleşimini “INDRAS PRISMA” adı altındaki fotoğraf serisinde kare şeklindeki bir prizma ile yakalamaya çalışıyorum. Bu küçük camdan oluşan zar açık ara en sevdiğim oyuncağım. Kameramda oluşan karmaşık yelpazeye hayran kalıyorum. Işık prizmada dalga şeklinde kırılıyor ve birçok boyutta İstanbul’un rengini ve yüzünü yansıtıyor. Bu prizma Türk kültürünü, toplumunu ve bu metropoldeki akıl almaz kaosu mecazi anlamda bir yere kadar açıklıyor. “Indra” Budizim’de simgeleşen ve mecazen gerçeğimizin yapısı olan “Indra’nın Mücevher Ağı”na değiniyor. Farkında olmadan insanlara, karşılaşmalara ve yerlere neler yüklediğimizi her defasında yeniden anlıyorum. Bu durumda var olan şeyleri oldukları gibi mi görüyoruz ya da bizim oluşumuza göre mi yorumluyoruz?

5-maximilianewittek

Bir prizmanın yansıtma niteliğini içimizde somutlaştırıyoruz. Benim hissettiklerim çoğu zaman çevremden aldıklarımın bir yansıması. Bu benim algımı da etkiliyor. Bir gülüşün değerini çoğu zaman unutuyoruz. Güzel bir söz, bizi dinleyen bir kulak, bir iltifat ya da kısa bir teveccüh ışığın saçılıp yayılmasını tetikler. Bana gülen birisinin gülüşünü taşıdıklarımın sayısı hiç de az sayılmaz.6-maximilianewittek

7-maximilianewittek

10-maximilianewittek

Yollarımız karmaşık ve çok boyutlu. Aynı bir kolajda da olduğu gibi. Alanlar bu derece geniş çaplı olurken görüşümüzdeki ortak payda hayret verici değil mi?

Geçen bir arkadaşım bana veda ederken beni çok içten bir iltifatla şaşırttı. Ben de gözümü kırparak, elimi açıp “Ayna!” diyerek karşılık verdim.

11-maximilianewittek

Fotoğraflar ve Metin: Maximiliane Wittek
Çeviri: Emre Öndin
Editör: Eren Erdoğan

Weiterlesen
Müttefiklik ve Eminönü`nün mahfuz köşeleri