Wir arbeiten gemeinnützig. Wenn ihr Maviblau unterstützen möchtet, dann schaut mal hier!

İstanbul’un tanımanız gereken 10 bağımsız tiyatrosu

Sizi burada etkileyici prodüksiyonlarıyla İstanbullu tiyatroseverlerin kalplerini fethetmiş bağımsız tiyatro topluluklarından bir seçki ile tanıştırmak istiyoruz. Ancak şehrin sahnelerinde, bizim sayfalara sığdırabileceğimizden çok daha fazla izlenebilir işler bulunduğundan, bu listeyi tamamlamayı size bırakıyoruz. Konuya biraz daha yakından bakmak istiyorsanız da, ‘İstanbul’un Bağımsız Sahnelerinde Neler Oluyor’ başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.

İkincikat
İkincikat prodüksiyonlarını güncel metinlerden oluşturmayı tercih eden tiyatrolardan. Özellikle genç Türk yazarların eserlerine yer vererek yerli bir oyun repertuarı oluşturmaya çalışıyor. Bazı oyunlarını işitme engelli izleyiciler için Türkçe, yabancı izleyiciler için İngilizce üst yazılı sunuyor. Dilin ve fiziksel engellerin tiyatro izlemek için sorun teşkil etmemesi için tiyatrolarında gerekli altyapıyı oluşturmaya çalışıyor. “Üst Kattaki Terörist“ ve “Poz“ gibi oyunlarla adından çok söz ettirdi İkincikat. Yeni sezonda ise ‘Kadın’ konusu etrafında dönen prodüksiyonlara yer verecek. Tiyatroseverlerin kaçırmamaları gereken oyunlardan biri de İngiliz yazar Nina Raine’in tüm dünyada büyük başarı elde eden ve Türkiye’de İkincikat prodüksiyonu ile çok methedilen “Kabileler“ i.

Tiyatro Yan Etki
Yan Etki ekibi seyircide kara komedi türüyle bağdaştırılmak istiyor. Çok ses getiren oyunlarından biri Sarah Grochala’nın kaleme aldığı “Romeo’yu Beklerken” idi. Yeni yapımları “Medet” ise Deniz Madanoğlu’nun yazdığı bir dram. Oyunda ataerkil toplumda mağdur olanların bu yapıya itirazları konu ediliyor. Bunun Türkiye’de hala çok güncel bir mesele olduğu bir gerçek.  Oyunun seyircide yakaladığı büyük başarının sebebi – güçlü oyunculukların yanı sıra – bu olsa gerek. Yan Etki yeni sezonda da “Medet”i  programına almış. Bu fırsatı kaçırmayın.

DOT
DOT, bağımsız tiyatrolar arasında muhtemelen en kurumsal olanı: Ortamda alışılmışın dışında geniş ve profesyonel bir kadro sayesinde kendi sahnelerini ayakta tutmayı ve büyük prodüksiyonlar gerçekleştirmeyi başaran bir topluluk. En tanınmış yapımlarından “Supernova” için oyuncularına bir buçuk yıl boks ve dans eğitimi aldırabilecek imkanlara sahip. Bu profesyonelliklerine rağmen DOT ekibi bağımsız tiyatrolara has yaratıcı ikna gücünü kaybetmemiş. Ekip, şehirli insanın güncel sorunlarıyla ilgilenen oyunlar göstermeyi hedef belirlemiş. Özen gösterdikleri bir başka konu ise, yabancı yazarların daha önce Türkiye’de oynanmamış çağdaş metinlerini ülkeye ilk defa getirmek. Bu sezon başlayacak yeni oyunları “Nefesinizi Nasıl Tutarsınız“ (How To Hold Your Breath) tam da bu ilkelerin karşılığı. İngiliz yazar Zinnie Harris’in uluslararası başarı yakalayan dramı, Avrupa’nın çöküşü sonucunda doğuya göç eden insanların hikayesi ile mülteci sorununu tersten ele alıyor ve konuya özellikle Batı dünyası için alışılmamış bir perspektif sunuyor. Zorunlu göç sorunu, oyunu kaçırmamanızı gerektirecek kadar güncel ve mühim.

Şermola Performans
Şermola Performans’ın çok özel bir misyonu var: Kürt tiyatrosunu öne çıkarmak ve ön yargıları kırmak. Bu sebepten repertuarlarında eserlerini Kürt kültürünün zengin motif ve mitlerden oluşan hazinesinden besleyen Kürt yazarların oyunlarına yer veriyorlar. Şermola’nın sahneleme biçimi, oyuncuların kendi anatomik sınırlarını zorlamaları ile de dikkat çekiyor. Oyunlar İngilizce ve Türkçe üst yazı eşliğinde Kürtçe oynanıyor. Önemli prodüksiyonlarından biri olan “Disko 5No’lu“, 80’li yıllarda Diyarbakır cezaevinde yaşanan işkenceleri konu alıyor. Mirza Metin tarafından yazılıp oynanan bu sarsıcı yapımın güçlü oyunculuk performansı ve sıra dışı rejisi ile oyun birçok ödüle layık görüldü. İyi ki bu sezon da yeni prodüksiyonları “Dil Kuşu” ve “Di Tuwaletê De” ile beraber programa alınmış.

D22 Tiyatrosu
D22 tiyatrosunun kurucuları toplumsal meselelerle derdi olan oyuncu, yönetmen ve yazarlardan oluşan bir kadro. Yelpazenin genişliği programlarında çeşitliliğe sebep veriyor: Ekip kendi yazdıkları oyunların yanı sıra, klasik tiyatro metinlerinden çağdaş oyunlar, çocuk oyunları, okuma tiyatroları ve tek kişilik oyunlar sahnelemeyi hedef belirlemiş. D22 kendisini sokaktaki hayata ve insana yakın duran ve yerel meseleleri işleyerek global konularla bağlantı kuran bir tiyatro olarak tanımlıyor. Bu hedefi zamanında Almanya Mülheim an der Ruhr Tiyatrosu’nda da sahnelenen oyunları “Yirmi Beş“ ile tutturmuşlar. Şimdi ise “Kuş Öpücüğü” prodüksiyonlarıyla kendilerinden söz ettiriyorlar. İlginizi çekebilecek bir başka projeleri de Alman “Fringe Ensemble” tiyatrosu ile ortak yapım olan “Dünyaya Gözlerimden Bak”. Oyunun yazarı Lothar Kittstein da, rejisörü Frank Heuel de Alman.

Kumbaracı50
Kumbaraci50 yıllardır hem kendi tiyatrosu “Altıdan Sonra Tiyatro”nun prodüksiyonlarını gösteriyor hem de kapılarını sahnesi olmayan tiyatrolara açıyor. “Altıdan Sonra Tiyatro” ekibinin kaleminden çıkan oyunlar sadece şehrin tiyatroseverleri arasında çok ses getirmiyor, işledikleri konular itibariyle toplumun daha genelinde de yankı uyandırıyor. Sumru Yavrucuk’un bol ödül alan muhteşem tek kişilik performansı “Kimsenin Ölmediği Günün Ertesiydi“, bir transseksüelin hayatını gözler önüne seriyor. Kumbaraci50 prodüksiyonları oyun alanını deney alanı gibi değerlendiriyor ve seyirciyi sıra dışı sahne durumlarıyla şaşırtmayı başarıyor. Yeni oyunları “Pera’nın Zamanı“ da bu tatta deneyimlenen bir yapım. Tarihi otel Pera Palace’ın, zamanında Agatha Christie, Greta Garbo ve Ernest Hemingway gibi sanatçıları ağırlamış odalarının sahne olarak kullanıldığı oyunda, seyirci interaktif katılımıyla gösterimin parçası oluyor. Bu sezon çabuk tükenen biletlerden birini yakalayabilirseniz izleyebilirsiniz.

Entropi Sahne
Entropi de hem kendi prodüksiyonları ile parlayan hem de sahnesini başka kumpanyalara, okumalara, konserlere ve sergilere açan tiyatrolardan. Entropi’nin kurucuları bugün Türkiye’nin sahnelerinde gösterilenlerin, on yıl sonrasının tiyatrosunu şekillendirdiğinin bilinci ile hareket ediyorlar. Program seçimlerindeki öngörü de bu amacın sonucu olsa gerek. İlk oynandığı günden beri çok konuşulan prodüksiyonları “Yastık Adam“ da tesadüfen bu seçkinin parçası olmamış dolayısıyla. Entropi, İrlandalı tiyatro yazarı Martin McDonagh’un oyununu sahneleyerek, şiddete maruz kalan çocukların yaşadıkları travmaları geleceğe taşıdıklarını hatırlatmak istiyor. Yastık Adam’ı yeni sezonda da izleyebilirsiniz. Bunun yanı sıra topluluğun yeni prodüksiyonlarını da merakla bekliyoruz. “Boş Şehir“i Makedonyalı Dejan Dukovski yazmış. “Ebedi Barış“ ise İspanyol dramaturg Juan Mayorga’nın, Alman düşünür İmmanuel Kant’ın “Ebedi Barış“ metnine dayandırdığı bir oyun.

Tiyatro Adam
Tiyatro Adam tüm altyapısal ve finansal sıkıntılara rağmen zengin sahne ve ışık tasarımları ve kalabalık oyuncu kadrosuyla büyük prodüksiyonların mümkün olduğunu gösteren bir tiyatro. Böylesine zor olanı başarmanın altında, topluluğun ekip ruhuna verdiği önemin yattığı kesin. Bu tiyatronun starı da yöneticisi de yok. Oyuncusundan ışıkçısına kadar herkes tüm karar aşamalarına dahil ediliyor. Bu kadar demokrasi her zaman kolay olmayabilir fakat katılımcıların birbirleriyle ve işleriyle olan ilişkisini geliştirir, sürece açıklık ve netlik katar. Bu sinerjiden beslenen oyuncular sadece sahne arkasında değil üstünde de birçok fonksiyonu aynı anda kaldırabiliyorlar, oyunculuğun yanı sıra müzik yapıyorlar, sahne tasarımıyla oynuyorlar ve böylece kendi sınırlarını zorluyorlar. Tiyatro Adam, toplumsal mesajı olsa da, seyirciye ders verme üslubundan kaçınabilen ve mizahı eksik olmayan prodüksiyonlara imza atıyor. En başarılı yapımlarından biri, Brecht’in Hitler göndermesi “Arturo Ui” ile çok ödül topladılar. Yeni sezonda ise Nazım Hikmet’in eseri “İvan İvanoviç Var Mıydı Yok Muydu” ile karşımıza çıktılar.

Yabancı Sahne
Yabancı Sahne büyük yazarların klasik eserlerini modern bir sahneleme diliyle buluşturmayı amaçlayan bir tiyatro topluluğu.  Birkaç sezondur Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza“sı ve “Beyaz Geceler“ini klasik metin ve kostümler içinde modern bir dramaturji ile oynayarak, seyirciye alışılmışın dışında bir tiyatro deneyimi yaşatıyor. Çünkü Yabancı Sahne bu yaklaşımıyla ağırlıklı olarak çağdaş metin repertuarına başvuran diğer bağımsız tiyatrolar arasında tek kalıyor. Ancak topluluğun amacının dışına çıktığı başlı başına modern yeni işleri de var. Entropi Sahne ile ortak prodüksiyonları “4:48 Psikoz”, İngiliz yazar Sarah Kane’in intiharından önce kaleme aldığı, depresif bir kişinin gece uykusuz geçen saatlerini anlatan bir metin. Tüyler ürperten bir tiyatro deneyimi yaşamak isteyenler yeni prömiyer yapmış bu oyunu kaçırmasın.

Galata Perform
Galata Perform kendisini yeni metinler üreten bir yaratım mekanı olarak algılıyor. Bu sebeple topluluk, belki de en önemli projesi olan “Yeni Metin Yeni Tiyatro”yu hayata geçirmiş. Bu atölyeye katılan yazar ve yönetmenler Galata Perform tarafından desteklenip sahneleniyor. Ekip projelerini hayata geçirirken disiplinler arası araçları ve yeni teknolojileri kullanmayı seviyor. Ayrıca uluslararası proje ve etkileşimlere önem veriyor ve uyguluyor. Ahmet Sami Özbudak’ın yazdığı çok ses getiren oyunları “İz”, ülke sınırları dışında da ödüllere layık görüldü. Oyunda eski İstanbul’un eski semtlerinden Tarlabaşı’nda yine eski binalardan biri, üç farklı zamandan üç hikayenin olay yerine dönüşüyor. “İz” in yoğun talep üzerine yeni sezon programına da alınmış olması izlemeyenler için bir fırsat. Yeşim Özsoy’un yazıp yönettiği “Yaşlı Çocuk” ise bu sezonun yeni prodüksiyonu.

 

Metin & çeviri: Dilşad Budak-Sarıoğlu
Fotoğraflar: Entropi Sahne, DOT
Editör: Eren Erdoğan

Weiterlesen
Müttefiklik ve Eminönü`nün mahfuz köşeleri